Yusuf Kırımlı

Cumhuriyet ve Ahlak





Cumhuriyet  ve Ahlak

Yazıklar olsun sana ey nefsim !

Ahlak kavramını irdelediğimizde nefs ile bulunan alakası terminolojik bir gerçektir.Nefsi esas oalrak temel almamızdaki neden ise nefs kelimesinin karşımıza çıkan anlam bütünlüğüdür.Azamet,arz ve kötü istekler kelimenin bütününü oluşturmaktadır.Nefse hakim olmak ajlakın temel konusudur demek yanlış olmayacaktır.Konuya günümüz şartlarında birçok perspektiften bakmak ise mümkündür.Ahlaksızlığın geldiği boyutu görmek için ise gazete okumak dahi yeterli olacaktır.Evlilik dışı ilişkileri kişisel hak ve özgürlük sayan ve bu ilişkiden doğan bir canlıyı acımasızca kürtaj yolu ile katletmeyi, tüm bunları ise özgürlük olarak niteleyen bir toplumda ahlak kelimesinin üzerine yüklendiği anlamın sorgulanması tabiki önemli bir konu teşkil edecektir.Peki toplumu bu denli bir ahlaksızlığa iten neydi.Ne olmuştuda toplumumuz bu hale gelmişti.

Konuya bu yönlü bakmaya devam ettiğimizde eğitimi es geçmemiş mümkün olmayacaktır.Ahlaksızlığın geldiği boyutu görmek için özgür yaşama kargaşasını anlamakiçin yeni sistemin temellerini görmek birçok çözümün birtakım cevaplarını öğrenmiş olacağız.Temel ahlak prensiplerini kitabi bilgiler eşliğinde öğrenmek ahlakın temelini oluşturmaktadır.Bu doğrultuda Türk eğitim sitemi'nin hangi şartlarda ve nasıl oluşturulduğunu öğrenmek daha doğru olacaktır.Bilindiği üzere Türk eğitim  sistemi Hasan Ali Yücel tarafından inşa edilmiştir.Peki Hasan Ali Yücel eğitim sistemimizi kime göre inşa etmişti.Türk toplumunamı yoksa Türk toplumunun nasıl bir yapıya sahip olmasını isteyen hakim güçleremi.Bu sorunun cevabı gençliğin geldiği noktanın cevabı niteliğindedir.Türkiye'deki önemli olayların kronolojik sırası ve özgürlük kavramının her bunalımda veyahut ferahlama döneminde genç beyinlerin dillerinde oyuncak olduğunu 27 Mayıs ardından ise kadeş rezaletinde görmek mümkündür.Tüm bunlar özgürlük ve çağdaşlık için yapılmasıda düşündürücü sebebler arasındadır.

   Türk gençliğinin hakim güçlerin isteği doğrultusunda oluşturulan bir insan prototipi olması eğitim yolu ile gerçekleştirilen asıl konu başlığıdır.Ve oluşturulan bu yapay insani sistemin içersine yerleştirilen askeri vesayetin çağdaşlık adı altında ahlaki unsurları genç beyinlerden arındararak yeni bir düzenin oluşturulduğu bir gerçektir.Bu sistemin işleyişinin taşeronluğunu ise sebateyizstlere, İzmir levantenlerine ,Yahudi tüccarlara ve kürt kimlikli Ermeni dönmelerine emanet ettiklerini tarihin akışı içersinde bir çok  noktada görmem mümkündür.Finansal gücü ellerinde bulunduranlar artık tüm etnik unsurlarıda kontrol altına aldılar.Toplumun tercihleri sistemin dışına çıkmaya kalktığında ise yeni sistemin kuruluş felsefesine uygun olarak darbe,muhtıra,post modersn müdahele yöntemleri, psikolojik harp metodları ile yoldan çıkan treni rayına oturtarak çıkarlarına ters düşen unsurları tarihin kirli sayfalarına göndermişlerdir.Tüm bunları yaparken ise halkın tepkisini önlemek için toplumun zemini oluşturan gençlere ihtiyaçları vardı.Nitekim 12 Eylül öncesi gençlerin nasıl yönlendirildiğinide görmekteyiz.Özellikle üniversiteli öğrencileri daha kolay yönlendirebilmek için çağdaşlık,laikliğin temel esasları, özgürlük gibi kavramları anlamlarını unutturarak kendi istekleri doğrultusunda yeni anlamlar yüklemiş ve genç beyinlere aşılamışlardır.

Yeni sistemin ilk yıllarında basılan kitaplara baktığımızda konuyla ilgili birçok unsur göze bakmaktadır.Din olgusunun toplumları gericiliğe sürülediğini bu yüzden toplumdan uzaklaştırılması gerektiğinin savunan birtakım tezlerle karşılaşmakta mümkündür.Bu doğrultuda ahlakın toplumumuzdan nasıl bir incelikle çıkarıldığını ve ahlakım temellerinin nasıl yıkıldığını görmek tabiki mümkündür.Ahlakın Ttürk Toplumu üzerindeki yerini anlamak gerçek tarihi anlamamıza olanak sağlayacaktır.Türk toplumunun gerçek tarihinin Turgut Özakman'ın anlattığı üzere bilinen modern çağdaşlık ve ahlaksızlıklarla bezenmediğini, Çanakkale'de , Anadoluda insanlarımızın nasıl bir yapı ile ve ne için savaştığını Sütçü İmam Ali'nin harbi nasıl canlandırdığını anlayarak öğrenebiliriz.Dinin kelimelere yüklenen bazı anlamlar ile toplumdan silmek isteyenlerin yaptığı ıshalatlar ise ahlaki zeminin çökmesinde büyük rollere sahiptirÇünkü ahlak ile din birbiri ile tamamen bağlı iki unsurdur.Dört semavi dinin tamamının temelleri ahlak üzerine kurulmuştur.İçki,zina,hırsızlık,cinayet gibi ahlaki zeminin çökmesi ile meydana gelen birçok olay dört semavi dindede büyük cezalara maruz bırakılmış ve caydırıcılığı gözler önüne çıkmıştır.Bizleri düşündüren birçok soru ahlakın kendisidir diyebiliriz.Din dışı tavırların neden olağan bir hal aldığını , tarihin her safhasında üstün özelliklere sahip olan bu toplumun böylesine ahlaksızlaştırılması bizleri düşündüren diğer bir konudur.

Günümüz gençliğine bakacak olursak toplumun gün geçtikçe benliğini kaybetmekte olduğunu , hazımsızlığın gün geçtikçe arttığını görmek mümkündür.Sağın sola, dinsizin dindara, siyahın beyaza tahammülü kalmamış ve toplum ayrıştırılarak ahlakın bütün unsurlarını kaybetmesine neden olmuştur.Kavramamız gereken nokta ise birlik ve bütünlük içersinde din olgusunu daha belirgin hale getirerek sözde özgürlüğün ve çağdaşlaşmanın sınırlarını çizmek, tahammülsüzlüğü yok etmemizden geçmektedir.

Talip SARIBAŞ

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol