Yusuf Kırımlı

CUMHURİYETİN KURULMASI VE SONRASI



CUMHURİYETİN KURULMASI VE SONRASI

Cumhuriyetin kuruluşuna bakacak olursak birçok ironi göz önüne çıkmaktadır. Bunların başında yeni düzenin halka dikte edilmeden öncesi ve sonrası daha çok önem taşımaktadır. Tarihi okuyanlar veyahut tarihçi olduğunu savunanlar cumhuriyetin kurtuluş savaşı sonrasında kurulduğunu söylemekten çekinmezler. Bu insanlar İngilizlerin tek kurşun sıkmadan ülkeyi terk etmelerini ise Fransa ile anlaşmazlıklar, Rus Bolşevik ihtilalı, dönemin siyasi iktidarsızlığı ile açıklamaya çalışmaktadırlar. Bunlar genel anlamda yapılan araştırmalar ile boş kronolojik safsatalar olduğu göz önündedir.

Kronolojiyi dikkatli incelediğimizde İngiltere’nin İstanbul’a hâkim olma arzusu yüzyıllar boyunca sürmektedir.                İmparatorluk elinden gelen onlarca tehdit ile tarihi genel bir çıkmaz içersinde kalmıştır. Bu süreçlerin doğrultusunda İngiltere’nin tek kurşun sıkmadan ülkeyi terk etmesinin bu sayılan basit sebeplerin dışında daha önemli bir anlamı olmalıdır.

Bu doğrultuda İngiltere’nin değerlendireceği iki seçeneği vardı. Bunlardan biri savaşmaktı. Fakat savaş bölgeyi istikrarsızlığa sokarak olayları daha çıkmaz bir hale getireceği için bu seçenek göz ardı edilmişti. Diğer seçenek ise kendi kontrollerinde bir devlet kurarak amaçlarını bu doğrultuda gerçekleştireceklerdi. Ve İngiltere ikici seçeneği tercih etti.

Ve ardından gelen süreçte İsmet Paşa’nın tarihe nam salan Lozan Antlaşması’nı imzalaması ile yeni dönem başlamıştır. Lozan’ı yazan isim ise gayet düşündürücüdür. Osmanlı’nın son hahambaşı (Haim Naum)’nın elinden çıkan bu anlaşma ile Osmanlı’nın sahip olduğu tüm topraklar kaybedilmiştir.(Lozan 17.Madde) Yeni devletin yeni kuralları ise insanlara büyük devrimler olarak insanlara dikte edilmiştir. İnsanları dini bağları zayıflatılmaya çalışılmış dili ise göçebe bir dil olan Latinceyle süslenmiştir. Bu yeni sistemde yüksek yargı, askeri ve sivil bürokrasi güç birliği edinmiş toplum ise bu denklemin dışında tutulmuştur. Kimlik ve kişiliksizleştirilmek istenen toplum yeni düzene ayan uyduramadığı noktalarda ise büyük kıyımlar yapılmıştır. Bu kıyımları ise halk gözünde haklı göstermek için inkılâp tarihi adı altında insanları gerçek tarihe yabancılaştırmışlardır. Yargıyı Mahmut Esat Bozkurt’a eğitimi ise Hasan Ali Yücel’e teslim etmiş ve yeni düzene ayak uyduracak nesillerin temelleri atılmıştır. Bu yeni sisteme ayak uydurmayanlar ise kendilerini tarih sayfasına önce Demokratlar adı ile ardından ise Refah yol adıyla çıktılar. Fakat kurdukları silahlı düzen demokrasiyi hiçe saymış ve ülkeyi kaosa sürüklemiştir. Bu kaos süreci sonunda yüzlerce insan ölmüş ve kaybolmuştur. Bunlar biriside yeni düzenin başbakanı olmuştur.

Yeni kurulan bu sistemin koruyucuları ise çok dikkat çekmektedir. Bunlar İzmir Levantenleri, Sebetaycılar, Yahudi tüccarlar ve Kürt kimlikli Ermenilerden oluşmaktadır. Latin alfabesini ise sadece bu toplulukların localarının kullanması başka bir dikkate değer konudur.

Son dönemde ise kurdukları sistemin tıkandığının ve artık toplumun isyanının sonucu olarak Refah yol ve Ak Parti hükümeti doğmuştur. Mesele hiçbir zaman siyasi iktidarın savunuculuğu veyahut yanlılığı olmamıştır. Kurulmuş olan yeni sistemin çöküntüsünü kaldırmakta yeni iktidarın ellerine bırakılmıştır. Avrupa’nın oyuncağı haline gelen sistem Irak Teskeresinin reddedilmesi ile yeni bir döneme girilmiştir. Yeni hükümet kendine verilen yetkiyi bir güç unsuru olarak kullanmış ve halkın temsili olarak ülkemizi tüm dünyaya güç unsuru olarak göstermiştir. Silah gücü kırılmış ve demokrasi gerçek anlamda işlemeye başlamıştır

Avrupa’nın taşeronluğu bitmiş ve yeni bir döneme girilmiştir.

Talip Sarıbaş

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol