Sahipsiz Mektuplar 2

Sahipsiz Mektuplar 2
Artık kimse mektup yazmıyor, unutuldu defter arasında kurutulan güller. Yada ben eski zamanlarda kaldım. Yinede sen yaz mektubumu, yolla yüreğinle birlikte ben okurum nede olsa buruk bakışlı gözlerimle. Bana bıraktığın kırık kalple. Unuttuğumu sanıp kırılmasın kalbin. Unutmadım birtanem yağmur sonrası toprağın kokusunu. Buğulu camlardaki seni seviyorum yazılarını. Teninin kokusunu. Yağmurların ardından güzelleşen bulutların maviliğini de. Şimdi farklı öyküler yazıyorum yalnızlığının gölgesinde. Dur durak bilmeden dinliyorum o şairin sesinden anlatılan hikâyeleri;
‘’Günahsız tertemiz bir gül ve sevgilisi, sevgilisi lale
Koyulmuşlar imkânsız bir hayale
Haydi dikenim batıver parmağıma
Dökülsün günahlarım tertemiz avuçlarıma
Ve sen, bütün hayallerim
Gençliğimdeki ümitsiz sessiz adımlarım’’
Bunca zamandır kafamı kurcalayan kaderimi, kendimi anlayınca anladım. Nede basitmiş aslında her şey. İki kelimelikmiş aslında her şey. Sen ve ben…
Hep sana kızardım, seni suçlardım. Umursamadığını düşünür kahrolurdum. Oysaki şimdi anlıyorum acı, hüzün, keder doruğa geldiğinde gözlerden akmazmış yaş. Ben seni çok geç anladım. Affetmeni istesem affeder misin onu da bilmiyorum.
Şimdi anlıyorum ki yıllar önce kaptırmışım umutlarımı rüzgârlara umarsızca…
Talip Sarıbaş